Dermanın Eş Anlamlısı Nedir?
Toplumun farklı kesimlerinden insanlarla her gün iç içe oluyorum. İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşunda çalışırken, sokakta, toplu taşımada, kafelerde, iş yerlerinde sürekli yeni insanlarla karşılaşıyorum. İnsanlar, bazen gerçekten yardım edebilecek bir çözüme ya da bir “dermana” ihtiyaç duyuyorlar. Peki, bu derman ne anlama geliyor? Sadece fiziksel bir iyileşme mi, yoksa daha derin bir toplumsal anlam taşıyan bir şey mi? Bu yazımda, dermanın eş anlamlısını toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden inceleyeceğim.
Derman: Fizyolojik ve Sosyal İyileşme
Bize derman denildiğinde, genellikle fiziksel bir tedavi ya da iyileşme hali aklımıza gelir. Bir hastalık ya da rahatsızlık sonrası, iyileşmek için kullanılan ilaçlar, tedavi yöntemleri “derman” olarak tanımlanabilir. Ancak derman yalnızca bu değil. İyileşmek, toplumun her kesimi için farklı anlamlar taşıyabiliyor.
İstanbul’da, özellikle sabah saatlerinde, işe gitmek için yola çıkan kalabalıklara bakınca, ne kadar çok insanın fiziksel değil, sosyal bir derdini taşıdığını görebiliyorum. Kadınlar, iş yerinde cinsiyetçilikle karşılaşan bireyler, engellilikle mücadele eden insanlar… Her biri bir şekilde iyileşmeye, “derman” bulmaya çalışıyor. Fakat bu derman, genellikle fiziksel tedavi ile sınırlı kalmıyor. Sosyal, psikolojik ve toplumsal açıdan da iyileşmeye ihtiyaç duyuluyor.
Dermanın Eş Anlamlısı: Eşitlik ve Adalet
Toplumsal cinsiyet eşitliği, her bireyin özgürce var olabilmesi için elzemdir. Kadınlar, erkekler, LGBT+ bireyler, engelliler… Herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplumda, dermanın eş anlamlısı “eşitlik” ve “adalet” olmalıdır. Çünkü iyileşme yalnızca sağlıkla ilgili değil, aynı zamanda hakların ve fırsatların eşit dağıtılmasıyla ilgilidir.
Geçen gün bir arkadaşım, toplu taşımada bir kadına hakaret eden birini engellemeye çalıştığında, çevredeki insanlar sadece bakmakla yetindiler. Kimse müdahale etmeye cesaret edemedi. Burada, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların sosyal güvenliği ve psikolojik iyileşmesi üzerinde büyük bir etkendir. Derman arayan o kadın, fiziksel bir müdahale kadar, toplumsal bir desteğe de ihtiyaç duymaktadır. Dermanın eş anlamlısı, bazen birinin sana el uzatmasıdır.
Çeşitlilik ve Derman
İstanbul’un farklı semtlerinden insanlar her gün birbirine karışıyor. Toplumun çok kültürlü yapısı, çeşitliliği ile dikkat çeker. Bu çeşitliliğin içinde farklı etnik kökenlerden, inançlardan, cinsel yönelimlerden gelen insanlar bir arada yaşar. Çeşitlik, bazen güçlü bir toplumsal derman olabilir. Ancak bazen de ayrımcılık ve dışlanma ile zayıflar.
Birçok sivil toplum kuruluşu, çeşitliliğin güçlü bir toplumsal derman olduğunu savunur. Fakat işin gerçeği, toplumsal cinsiyet rollerinin, sınıf farklarının ve ayrımcılığın olduğu bir toplumda bu çeşitlilik pek de sağlıklı bir şekilde gelişemez. Çeşitli gruplar, bu dermanı bulmakta zorlanır. Kadınların iş hayatında eşit haklara sahip olmamaları, LGBT+ bireylerin toplumda kabul görmemeleri, engellilerin ulaşımda ve iş hayatında yaşadığı zorluklar, toplumsal dermanın eksikliğini gösterir.
Sokakta, farklı etnik kimliklerden gelen insanlar arasında bazen zoraki bir yabancılaşma hissedebilirim. Bunu, toplumun çeşitliliğiyle barış içinde yaşayabilmesinin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi olarak görüyorum. Eğer bu insanlar birbirlerinin hayatlarına saygı gösterir, eşit haklar tanınırsa, o zaman toplumsal derman gerçek anlamda oluşur.
Sosyal Adalet ve Derman
Sosyal adalet, toplumda her bireye eşit fırsatlar sunmayı hedefler. Bu fırsatlar sadece iş hayatında değil, eğitimde, sağlıkta ve sosyal hayatta da geçerlidir. Bir insanın sağlık sorunları, eğitim hakkı ya da güvenli bir yaşam alanı bulamaması, sosyal adaletin eksik olduğu anlamına gelir. Böyle bir toplumda, derman yalnızca fiziksel değil, toplumsal adaletin sağlanmasıyla mümkün olur.
Birçok insan, iş yerinde cinsiyetine veya cinsel yönelimine göre ayrımcılığa uğrayabiliyor. Geçenlerde bir arkadaşım, iş yerinde “erkek gibi” olmaya zorlanmıştı, çünkü kadın olmanın iş yerindeki “ciddiyet” ile bağdaştırılmadığını hissetmişti. O an, “derman” arayan bu birey, sadece iş yerindeki eşit fırsatlara değil, toplumsal bir değişime ihtiyaç duyuyordu. Eğer toplumda sosyal adaletin sağlanmadığı bir ortamda yaşıyorsak, dermanı aramak neredeyse imkansız hale gelir.
Sonuç: Toplumsal Derman ve Gelecek
Derman, her bireyin yaşamını iyileştirecek, sağlıklı ve adil bir toplumu oluşturacak bir kavramdır. Ancak, bu derman sadece fiziksel iyileşme anlamına gelmez; toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik, sosyal adalet gibi unsurların da bu iyileşme sürecine dahil olması gerekir. İstanbul’un yoğun caddelerinde, her gün etrafımızda gördüğümüz bireylerin toplumsal dermanı, sadece kişisel iyileşmeden çok, kolektif bir adalet ve eşitlik arayışıdır. Sosyal adaletin sağlandığı bir toplumda herkesin, her kesimin ihtiyacı olan “derman” bulunur.